18 Mayıs 2014 Pazar

Değiştik.
Hem kendimiz hem birbirimizi.
Uzun bir süredir , belki kısa bir süre ama uzun gibi gelen, garip ama güzel şeyler oluyor. Müzikle başlayan bir süre. Müzik gibi değişken , etkileyici hatta büyüleyici. Duyanların inanamadığı kadar şaşırtıcı. Ama duyuyorsun işte. Duydukların da çok şey anlatıyor. Farklı çok şey , aynı kapıya çıkan.
Kapı ilk açıldığında sanki 1408 kapısıydı. Sanki bir girdap almış götürüyor nereye sürüklediğini kendi bile bilmeden. Herkes şaşkın ne yapacağını bilmezken, belki biliyor da işine gelmezken , bir yıldız parladı. Derin , o kadar derin ki kendi bile bilmiyor derinliğini, sönük, parladığında ne kadar özel olduğunu hissettiğin bir yıldız.
Aynı yazımı yazarken ortaya çıkan ay gibi. Sarı , ilk başta belirsiz biraz sönük. Sonra beyaz ışık saçan tam tepede .Parladı , söndüğünde hiç ışık kalmadı. Müziğin sesi kısıldıkça kısıldı bir süre için. Darker darker... Breath in. Close your eyes. Exhale. Kararını verdin. Yıldız ufuktan parlamaya başladı derinliğine çekerek . Müzik yükselmeye başladı.
Değiştik.
Müzikle birlikte.
Her şey çok anlamlı . Nasıl anlamak istersen. Bazen yanlış bazen doğru değil. Hep doğru ya da hep yanlış. Nasıl anlarsan. Müzik gibi.
Ortak doğru ya da yanlışı anlayabildiğin zaman birlikte değişiyorsun.
Dedim ya duyanların inanmadığını. Öyle bir doğru. İnanmadıkları zaman daha güçlenen bir doğru. Bazen öznelerin bile inanamadığı doğru. Yaşadıkça güzelleşen zorlaşan bir doğru. Nefes alışının bile ortak olduğunu anlayabildiğin bir doğru. O kadar doğru ki aynı zamanda o kadar da ortak yanlış.
Sadece hissetmek güzel. Anlamadığın zaman güzel konuşmadığın zaman güzel. Zor olan güzel.
Değiştik.
Sanki hep varmış gibi değiştik.
Yıldız o kadar derin ki. Işığı da o kadar değişken. Ahtapot misali. Sadece beyninin sığabileceği kadar küçülebilen aynı zamanda da devasa olabilen. İçine dünyalar sığdırabilen derinlik. O derinlikte kaybolmak belki de en güzeli.
It's such a crazy crazy feeling.
Şu an çalan şarkı kadar derin , ilginç , değişken, vazgeçilmez , zor, ağır.
Şimdiyse , birlikte değişiyoruz.

31 Mart 2014 Pazartesi

Sonsuzluk ve Birgün

Zaman geçiyor. Vakit ilerlerken düşünüyorum , düşünürken vakit ilerliyor. Bazen alışıyorum. En kötüsü alışmak. Farkın , farklının büyüsünü bozar alışmak. Bu nedenledir alışkanlıkları sevmemem. Manasını yitirir alıştıkların. Sonra yine düşünürüm' Ne sonsuza dek sürer ki ?' diye. Bu soruyu etraflıca ilk düşünmem bir konuşma sırasında konunun bu noktaya gelmesiyle olmuştu. O an aklıma ilk gelen , sonsuz olan bir şey yoksa neden sonsuz diye bir şey var, idi. Sonrasında somut olanları düşündüm , sonsuz olanı yok; ama soyut olanlarda farklı gibi geldi. Kelimelerle anlatamadım ama vardı bir şey sanki. Hala sadece hissedebiliyorum . Sonra düşündüm , hissin sınırı var mıdır diye. Olsaydı eğer hissetmek olmazdı. Herkes hisseder fakat ne kadar hisseden varsa o kadar farklı his var. Nasıl aynı olsun ? Hisler farklı. Alışabilir misin hissetmeye ? Alışılmaz. Herkes aşık oluyor , herkes seviyor yeri zamanı gelince. Nasıl oluyor da herkesin en özel en farklı yaşadığı şey aşk iken , onu üç harfin içine sanki çok normal bir şeymiş gibi hapsedebiliyorsun ? Nasıl her yere yazıp çizebiliyor söyleyebiliyorsun ? Aşka alışsan aşk olur muydu ? Bunları düşünüyorum sonra. İşin ilginç yanı , doğamız gereği herhalde, anlayamadığın çözemediğin belki de sınırı olmayan aşkı çözmeye, inadına anlamaya uğraşmak. Ne olduğunu anlasan aşk olur muydu ? Olmazdı; çünkü anladığın şeye alışırsın. Aşkı , genelde ise hissetmeyi anlayamadığımızdan alışmıyoruz. Alışmadığımızdan da hep farklı geliyor. Hangi hissin bir diğeriyle aynı ? Durup yine düşünüyorum . Sonsuz olan ne , var mı ? Yine hissediyorum , diyorum var bir şey. Yine tam cevaplayacakken bir başka soru çıkıyor . Düşünmeye devam. Düşünmek sonsuz desem , belki bir gün düşünmeme gerek kalmadan bileceğim her şeyi. Bilinmezlik sonsuz desem belki birgün her şeyi bileceğim. Hatırlamak sonsuz desem belki birgün  unutacağım her şeyi.Böylelikle işin içinden çıkamadan duruyorum. Yine düşünüyorum. Bir bakıyorum sonra , zaman geçmiş. Belki de diyorum, geçen zaman sonsuzdur.